Ahmet BAŞÇAVUŞ’u
yakınları, yoldaşları
anlatıyor
Birlikteki
yoldaşlarından Bülent Pak Anlatıyor:
Hollanda'da büyümüş, orada okula
başlamış, orada Devrimci Solcu olmuş bir yoldaşımızdı. Yani Türkiye'de hiçbir
faaliyeti olmamış, yıllarca da ülkeyi yılda bir ay kadar görmüş biriydi.
Yepyeni bir insanımızdı. Hollanda'da
devrimci olmanın getirdiği bir olumsuzluk var mı diye özellikle gözlemliyordum.
Örneğin, daha demokratize bir kafa yapısı, daha konformist, ne bileyim ya da biraz daha disipline
gelemeyecek biri gibi olur diye düşünüyordum.
Ama hayır. Tam tersi asker gibi olunması
gereken yerde asker gibi, emir-komutaya bağlı, 'bize' uyuma son derece yatkın
biri vardı karşımızda, üstelik birçok da meziyeti vardı. Ki bunların hiç sözünü
bile etmiyorum. Örneğin: Hollandacayı ve Fransızcayı çok iyi biliyor, Almanca
ve İngilizceyi de anlayabilecek kadar biliyordu. Çok zekiydi. Kavrama
yeteneğine sahipti. Zorluklara uyumda hiçbir güçlük çıkarmıyordu.
Düşünün, bir kampta nice şöhretler var,
her gün yeni bir durumla sorun yaratıyorlardı. Birçoğu da cezalı gelmişti.
Aralarında parlıyordu Ahmet... Korkuyorduk 'saflığı' bozulacak diye. Özel ilgi
gösteriyorduk. 'Körle yatan şaşı kalkar' derler etkileniyordu öylelerinden.
Çünkü Devrimci Hareketimiz içinde ilk kez bu denli ciddi bir yapı içinde yer
alıyordu. Ama aşıyordu sürekli bunları.
Çok çabuk uyum sağladı. İnatçıydı.
Öğrenme tutkusu ve merakı ile çok hızlı öğreniyordu. Eğitim devresinin en
başarılı öğrencisi oldu. Biraz gamsızdı. 'Deştik' biraz. Ömründe sorumluluk
alıp bir iş yapmamıştı. Sorumluluk duygulan zayıftı. Rahat yaşamış, sorunsuz
büyümüştü.
Duyarlıydı. Saflarımıza duyarlılığı ile
gelmişti esas olarak. Araştırıcı bir kişiliği vardı. Bilgiçlik taslamazdı ama
kavrayışındaki mekaniklikle nasıl öğrendiyse öyle uygulardı başlarda. Bu yüzden
öğrendiğinin özüne uygun inisiyatif de geliştiremezdi.
Sık sık öze uygun olun, ezbere, mekanik uygulayıcı olmayın
dendiği halde, mekaniklikten kaynaklanan hatalarını kabullenmezdi. Kamp komutanlığı
sabırla uğraştı Ahmet'le. Ahmet kafasında da samimi ve doğru bildiğini savunması
nedeniyle ilgiyle eğitildi. Sonuçta Ahmet, kampa ilk adım atan Ahmet değildi.
Geleceğin komutan adayı Ahmet oldu...
'91'de Yalçın ile Sivas dağlarına çıktı.
Yalçın'a Ahmet'i sorduğumda şunu
söylemişti:
"Canavar
gibi, ülkeye geldikten sonra daha bir gelişti. Kafamızda en küçük bir kuşkuyu
bile yok etti. Komutan adaylarımızdan birisiydi."
(Yukarıdaki anlatım, Karadeniz
dağlarında
şehit düşen Bülent PAK’a aittir.)